Milliyetçi Hareket Partisi Bartın Milletvekili Adayı Op. Dr. Orhan Kırşanlı, gerçek anlamda “Milli” bir eğitim politikasını yürürlüğe koyarak, öğrencileri sınav çilesinden kurtaracaklarını söyledi. Herkese eşit eğitim imkânı tanınacağını, özellikle çocukların ve gençlerin yeteneklerine göre yönlendirileceğini, üniversiteye gitmeseler bile gençlerin iyi birer ara eleman olarak meslek sahibi yapılacağını belirten Kırşanlı “Adına ne derseniz deyin öğrencilerin sınav çilesi bitmiyor. Milli bir eğitim politikası geliştirildikten sonra sınavları kaldıracağız. Milli bir eğitim politikası oluşturmak kolay bir iş değil. Eğitim sistemi günü birlik yapılacak bir şey değil. ‘Akşam söyledik, sabah kaldırdık’ şeklinde olmayacak. Akademisyenlerle, en ücra köşede çalışan öğretmeninden eğitim personeline kadar görüşülerek, fikir birliğine varılıp milli eğitim politikası oluşturduktan sonra, herkese eşit eğitim tanındıktan sonra, üniversite sınavı dâhil hepsini kaldıracağız” diye konuştu.
Herkes yeteneğine göre meslek seçecek
Kırşanlı; “Gençlerimizi ilk ve ortaokuldan sonra becerilerine göre, yeteneklerine göre yönlendirmeler olacak. Bizim öğrencilik dönemimizde gençler meslek liselerine sınavla alınırdı. Başarılı öğrenciler ortaokuldan sonra sınavla meslek lisesine girerdi. Orada hem normal derslerin, hem de mesleki derslerin eğitimlerini alırlardı. Meslek lisesinden çıkan gençler üniversiteye gitmeseler bile çok güzel ara eleman oluyorlardı. Ama şimdi maalesef ara eleman yok. Bulamıyorsunuz. Bunlar eğitim politikasındaki hatalardan kaynaklanıyor. Biz milli bir eğitim politikasını uygulamaya koyduğumuzda herkesin derdine derman olacak, herkesi yeteneğine göre yönlendirecek, artık öğrenci kardeşlerimizi ‘test öğrencisi’ olmaktan çıkaracağız. Herkes yeteneğine göre, yapabileceği işe göre meslek seçecek” dedi.
Varlığı da yokluğu da iyi bilirim
6 çocuklu bir ailenin üniversiteyi okuyan tek evladı olduğunu belirten Op. Dr. Kırşanlı; “Ben yokluğu da, varlığı da iyi bilen bir insanım. Ekonomik olarak çok zor şartlarda yetiştik. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’ni kazandığımda babamla İstanbul’a geldik. Devlet yurdu çıkmamıştı. Zor koşullarda bir ay otelde kaldık. Ekonomik zorluklar nedeniyle ya kaydımı donduracaktım bir zanaata yönelecektim, ya da acilen kalacak bir yer bulacaktık. Sağ olsun eş-dost sayesinde bir yurda yerleştim. Güneşli günlerde arabaya binmeden yürüyerek fakülteye gidip geldim ki, zaten kıt olan paramı yağmurlu günler için sakladım. Benim için bir yıl sınıfta kalmak demek eğitim hayatımın sona ermesi demekti. Çok şükür zor günleri çok çalışarak, büyük emek ve azimle aştım. O nedenle eğitimin kıymetini çok iyi bilirim. Doktorluk mesleğim boyunca da sevgi, saygı ve hoşgörü içerisinde hep insanlara faydalı olmaya çalıştım. Eğitim insan hayatı için önemli bir süreçtir” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.