Türk Diyanet Vakıf-Sen Bartın İl Temsilcisi İsmail Ünsal, Türk Diyanet Vakıf–Sen Genel Merkezi tarafından Ankara-Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen “Başkanlar Kurulu” Eğitim ve İstişare Toplantısına katılım sağladı. Toplantı Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından, şehitlerimiz ve ahirete irtihal etmiş üyeler için Kamil Gezer tarafından Kur’an-ı Kerim tilaveti ile toplantı başladı. Toplantıya misafir olarak katılan Kızılcahamam İlçe Müftüsü Selçuk Kılıçbay selamlama konuşması yaptı. İlçe Müftüsü Kılıçbay, Kızılcahamam’a hoş geldiniz diyerek, manevi anlamda da gelişmeye önem verilmesini isteyerek toplantının hayırlara vesile olmasını diledi.
Allah hepinizden razı olsun
Açılış konuşmasını yapan Genel Başkan Nuri Ünal, şunları söyledi: “Başkanlar Kurulu Eğitim ve İstişare toplantımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz, sefalar getirdiniz. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını ve sonuçları itibariyle Sendikamıza, Türkiye Kamu-Sen’imize, Diyanet ve Vakıflar camiasına ve ülkemize hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Sendikamızda görevli personelimize, bugüne kadar emeği geçmiş, katkı sağlamış ve dualarıyla bize güç vermiş üyelerimize, işyeri, ilçe, il temsilcilerimize, şube yönetim kurulu üyelerimize, şube başkanlarımıza ve genel merkez yönetim kurulu üyelerimize kısaca bir an bile olsa bu kutlu mücadelede emeği geçenlere sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Kurucu Genel Başkanımız Tevfik Yüksel başta olmak üzere ve son günlerde ahirete irtihal eden İstanbul 2 Nolu Şube Yönetim Kurulu Üyemiz Seyyit Günay, Zonguldak Şube Başkanımız aynı zamanda Genel Merkez Denetleme Kurulu üyemiz Halil Korkmaz ve bütün vefat edenleri rahmetle dualarla anıyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun. Emekli olanlara hayatlarında başarılar, huzur ve mutluluklar diliyorum. Şu anda da her şeye rağmen üye olan ve üye kalan ve her düzeyde temsilcilik görevi yapan olan siz değerli arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi arz ediyorum. Allah hepinizden razı olsun.
“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir”
Sevgili Peygamberimizin (SAS) “Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir” emri gereğince, hep hayra vesile olmanın hep hayırlı işler yapmanın gayreti içerisinde olduk. Allah’ın izni, sizlerin destek ve duaları ile bundan sonra da aynı duygular içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Amacımız, ülkemize, çalışanlarımıza hizmettir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü çalışanlarımızın huzurlu ve mutlu bir çalışma ortamını sağlamaktır. Bizlere emanet cennet vatan Türkiye’mizin kalkınmasına, ilerlemesine, birliğine ve dirliğine katkı sunmaktır. Niyetimiz hayırdır, akıbetimiz de Cenab-ı Hakk’ın izniyle hayrolacaktır. Ülkemizin geleceği için; insanlarımızın birlik, beraberlik içerisinde, huzurlu, mutlu bir anlayışla kucaklaşması, birbirine güvenmesi ve inanması bizler için önemlidir. Unutulmaması gereken bu ülke bizim ve gidecek başka yerimiz yoktur. Şanlı ecdadımızdan emanet bu vatan topraklarını bizlerden sonra gelecek nesillere, emin bir şekilde taşımak hepimizin tarihi sorumluluğudur. Bunun aksine davrananlar vebalden kurtulamazlar. Çalışanlarımızın görevde yükselmesi ve değerlendirilmesinde; adaletli bir şekilde, tecrübe, liyakat, bilgi ve birikimine önem verilmesi gereklidir. Hiç kimse çalışanları görüşünden, anlayışından ve sendikasından dolayı ötekileştiremez.
Her türlü zorluğa göğüs geriyoruz
Bildiğiniz gibi, Sendikamızın Genel Merkez 6. Olağan Genel Kurulunu 24-25 Şubat 2018 tarihlerinde gerçekleştirdik. Akabinde 02 Mart 2018 tarihinde Cuma günü görev dağılımımızı yaparak Bismillah diyerek görevimize başladık. Bu süreçte illerimizde yapılan aylık toplantılar ve illerimizde şube yönetim ve ilçe temsilcilerimizle toplantılarımıza katıldık. Diyanet ve Vakıflar çalışanlarını ilgilendiren ve genel konularla ilgili görüşme ve açıklamalarımızı sizlerle ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. Aynı zamanda Kurumlarımızın yöneticilerini ve çalışanlarımızı ziyaret ediyoruz. Bunun yanında Türkiye Kamu-Sen heyeti olarak ta bakanlar ve kurum yöneticilerini ziyaretlerimiz devam etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurarak bizlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar." sözünde olduğu gibi daima çalışan ve üreten bir anlayışa büründük. Yaptığımız bu sendikal faaliyetleri ahlaklı bir şekilde yapmak bizim en önemli özelliğimizdir. İlkemiz önce ülkemiz anlayışı ile üreten, yol gösteren ve hak ettiğini de mutlaka alan bir sendikacılık yapmaktayız.
Emaneti ehline verin
Kamu çalışanlarının tamamını kucaklayarak ve onların mutlu bir hayat, huzurlu bir çalışma ortamına kavuşması önceliklerimizdir. Niyetimiz hayırdır, akıbetimizin de hayır olması için hem dua ediyoruz hem de gece gündüz bunun için çalışıyoruz. Çalışanlarımızın kendi bilgileri, becerileri ve liyakatleri sayesinde, hak ettikleri yere kendi haklarıyla gelmesini sağlayacak bir sistemin oluşmasına katkı sağlamak istiyoruz. Yani, hiçbir çalışanımız işinin olması için siyasetçilerin, hatırlı kişilerin, sendikaların veya başka unsurların kapılarında beklememelidir. Bu insanlık onuruna da aykırıdır. En şerefli varlık olan insanın, başka birinin karşısında ezilmesine asla müsaade edilmemelidir. Sendikacılığımızın ana temeli ve bizleri diğer sendikalardan ayıran en önemli özellik te bu anlayıştır. Çünkü biz çalışanlarımızı bizlere bir emanet görüyoruz. Emanete emin bir şekilde davranıyoruz. Emanete ihanet etmiyoruz. Şunu da haykırarak söylüyoruz; emaneti ehline verin…
Hukuku üstün kılma mücadelesi zor bir mücadele
Bizim hep söylediğimiz, büyük olsun hep birlikte gurur duyalım anlayışıdır. Hepimizin yüklendiği emanetle bunu birlikte başarabiliriz, başarmak zorundayız ve başaracağımıza da inancımız tamdır. Şu unutulmamalıdır ki, kimse ama hiç kimse emeklerimizi emeklerinizi ziyan edemez, etmemelidir. Başta bu işin önderi olmuş siz değerli şube başkanlarımız ve il temsilcilerimiz olmak üzere, her düzeydeki temsilcilerimiz ve üyelerimiz kendi emeklerine sahip olma vaktidir. Şundan emin olun ki; bizler Sendikamızı, üyemizi önde tutan, emeklerinize sahip çıkan, koruyan, gıyabında farklı yüzünüze farklı davranmayan, varsa yanlışımız onda ısrar etmeyen, sizinle dertlenen ve derdinizi çözüme kavuşturmak için çaba sarf eden bir anlayışı hakim kılıyoruz. Bizler sendika olarak; üyelerimizin ve bütün çalışanlarımızın hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için varız. Bu hak mücadelesi, bu hakkı adaleti ve hukuku üstün kılma mücadelesi zor bir mücadeledir. Herkesin işi değildir. Zor kişilerin işidir. Hakkı tutup kaldırmak, hakkın yanında olmak, doğruyu savunmak gerçekten zordur. Ancak o zorluk kadar da onurludur, şereflidir. Gururla ve övünerek söylüyorum ki; büyük bir sevdanın adı olan Türkiye Kamu-Sen ve üye sendikalarla birlikte Türk Diyanet Vakıf-Sen’de görev yapanlara, emeği geçenlere selam olsun, saygılar olsun, Allah (cc) hepsinden razı olsun.
Senin benim adamım anlayışı bertaraf edilemedi
Geçtiğimiz süreçte; Diyanet ve Vakıflar çalışanlarının problemleri çözülememiş, çalışanlarımızın Kurumlarına olan güveni tesis edilememiştir. Her çalışanın gururla ben Diyanet personeliyim, ben Vakıflar personeliyim diyebileceği kurum mensubiyet şuuru geliştirilememiştir. Bunun oluşması için de; kurumu yönetenlerde bir çaba görülmemektedir. Senin benim adamım anlayışı bertaraf edilememiştir. Ülkeyi ve kurumları idare edenlerin görevi, çalışma barışını ve huzurunu sağlamak, iş verimini ve üretimini geliştirmektir. Bu, çalışanları ötekileştirerek, ayırarak, ayrıştırarak, şunun bunun adamı diyerek sağlanamaz. Dost acı söyler, ancak bizler çalışanların, milletimizin ve ülkemizin geleceği için bunları söylemekle mükellefiz. Çünkü biz milletimizi ve Devletimizi karşılıksız seven insanlarız. Çalışanlarımız arasında öncelikle kardeşlik, huzur, paylaşma, sevgi ve saygı tesis edilmelidir. Bunun yolu da adaletli ve hakkaniyetli bir yönetim anlayışı ile gerçekleşebilir. Ülkeyi ve kurumları idare edenler, çalışanlarına önce insan olarak değer verebilmelidirler. Kamu çalışanlarını kendilerine bir rakip değil, ülkemize ve insanlarımıza hizmet eden kişiler olduğunu unutmamalıdırlar. Bizler, sendikal mücadelemizi; insan onuruna yaraşır bir hayat için, ailesiyle kimseye muhtaç olmayacak kadar bir ücret verilmesi için yapıyoruz. Bizler, mutlu, huzurlu ve güvenli bir hayat istiyoruz. Bizler, adam kayırmacılığının son bulmasını istiyoruz. Bizler, en şerefli varlık olarak yaratılan insanları şekline, görüşüne, sendikasına göre değil, liyakat ve başarısına, becerisine göre değerlendirilmesini istiyoruz. Bizler, geleceğimizi birilerinin tayin etmesini değil, kendi geleceğimize sahip çıkmak istiyoruz. Bizler, hakça bir paylaşım, adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Sendikacılığı yani bu kutlu mücadeleyi bunun için yapıyoruz. Bu kutlu harekete destek veren, katkı sağlayan bütün üyelerimize kıymetli şahıslarınızda tekrar tekrar şükranlarımı sunuyorum. Sevgi ve saygı dilinin yaygınlaştırıldığı, kurum ve Türkiye gerçeklerini anlayabilen, okuyabilen ve ona göre davranarak hep birlikte camiamıza hizmet ediyoruz.
Çalışmak bizden, yardım Yüce Allah’tan
Türk Diyanet Vakıf-Sen ve üyelerimiz bizlere bir emanettir. Bu emaneti emin bir şekilde en ileriye götürmek bizlerin en önemli görevidir. Çünkü bizlere yani Sendikamıza inanarak güvenerek çalışanlar üye olmaktadır ve olmuşlardır. İmza attıkları üyeliklerinin gerekçesi de çalışma hayatı ile ilgili olarak; özlük, sosyal ve ekonomik haklarının savunulması, korunması ve iyileştirilmesi talebidir. Bizler de bu haklı talepleri her ortamda dile getirmek, çözüme kavuşturulması için çalışmakla mükellefiz. Allah’ın izni, siz değerli uç beylerimizle birlikte üyelerimizden aldığımız güç ve destekle sonuna kadar hakkı tutup kaldırmak için çabamız gayretimiz devam edecektir. Teşkilatımız daha da güçlenecek, birlik, dirlik ve gönüllerin birleşmesi sağlanmış olacaktır. Çalışmak bizden, yardım Yüce Allah’tan. Selam, sevgi ve saygılarımla.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.