Bu aziz vatanı korumak, bu milletin birlik-dirlik içinde yaşaması, huzurlu ve mutlu olması için Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da ve Sarıkamış’ta canını feda eden ve bu cennet vatanı bizlere miras bırakan aziz şehitlerimizi minnetle ve şükranla anıyoruz.
Bugün neyimiz varsa şehitlerimize gazilerimize borçluyuz.
Yüz bir yıl önce içlerindeki kinini silahla, savaşla ortaya koyan düşman bugünde hiçbir şekilde fikrini ve planlarını değiştirmemiştir.
Yine elinden gelen her türlü fitneyi ve fesadı düşünerek kardeşliğimizi bitirmeye çalıştırmaktadırlar.
Bu nedenle, bu toprakların yurt edilmesi için canlarını dün eksi kırk derecelerde yokluklar içerisinde çıplak ayaklarla nasıl şehit olduklarını bilmemiz lazım.
Tarihini bilmeyen bir toplum birlik beraberlik içerisinde bulunamaz. Onun için geçmişimizde bize yapılanları bilerek bugünde gerçek hayatta nasıl bizi parçalamak istediklerini bilmemiz gerekiyor.
Yüz bir yıl önce vatan için canlarını hiçe sayan Şehitlerimizi, kardelenlerimizi bir kez daha yâd ediyor. Yüce Allah’tan Rahmet ve Mağfiret diliyorum.
Ruhları şad, mekanları cennet olsun. Allah cümlesine Rahmet ve Merhametiyle muamele eylesin. Ecdadımızı hayırla yâd etmek, her Müslüman Türk evladının dini görevidir.
Mevla bizi ecdadımıza layık eylesin. İçinden geçtiğimiz süreç Türk Milletinin birliğe beraberliğe çok ihtiyaç duyduğu bir dönem.
Vatan kolay kazanılmadı, kıymetini bilmeliyiz, gençlerimize de donanımlı yetiştirmeli, geçmişimizi ve tarihimizi öğretmeliyiz.
Kar, şehitlere hem kefen hem kabir olmuştu. Dördüncü cemre; havaya, suya, toprağa değil, asker yolu bekleyenlerin yüreğine düşüyordu; yakan, kavuran bütün sıcaklığıyla...
Türk Milletinin en acı destanlarından birini yazan Kahraman Şehitlerimize Allah'tan rahmet dilerken, bugün bir kez daha minnet ve şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Ruhları şad olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.