Düzce Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi Oğuz Dilek İkinci Dünya Savaşı yıllarında Bartın’ın konumuyla ilgili önemli bir araştırma gerçekleştirdi. “İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Bartın Büyükkızılkum Köyü’nde Askeri Hareketlilik” başlıklı Sözlü Tarih Araştırmaları Dersi Final Ödevi kapsamında köyünün tarihini araştıran genç, ilginç bilgilere ulaştı. Yapılan bu çalışma ile daha önce tarihi araştırmalarına konu edilmemiş bir süreç araştırılarak tarih alanında yeni bir konuya yer verilmiş oldu.
Önemli Bir Çalışma Ortaya Koydu
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Karadeniz kıyı köylerinden Bartın Merkez ilçeye bağlı Büyükkızılkum Köyü’nde yaşanan askeri hareketliliği araştıran genç, tarihi olayın canlı tanıklarından biri olan babaannesi 93 yaşındaki Sıddıka Dilek ile gerçekleştirdiği röportaj ile önemli bir çalışma ortaya koydu. Büyükkızılkum Köyü’nde İkinci Dünya Savaşı yıllarında kısa süreli bir askeri hareketlilik yaşandığını geride bırakılan sığınaklar-koruganlar da net bir şekilde bize gösteriyor.
“Köy Sakinleri Olaylara Şahitlik Etmişler”
Yaptığı araştırmakla ilgili bilgi veren Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi Oğuz Dilek; “İkinci dünya savaşında Batı Karadeniz’in illerinden biri olan Bartın’ın kıyı sahillerinden Kızılkum Plajı’nda yaşanmış bir sürece sözel araştırma dâhilinde açıklık getirmeye çalıştık. O yıllarda dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın talimatıyla bahsi geçen yapıklar (koruganlar) Marmara Bölgesi ve Batı Anadolu’nun stratejik öneme sahip noktalarına yapılmıştır. Büyükkızılkum Köyü Sahili ’de stratejik konum olarak Ankara’ya en yakın sahil konumundadır. Hem bu sebepten hem deniz üzerinden gelebilecek bir çıkarmaya karşı böyle bir önlem alındığı düşünülmektedir. İnşa edilen bu yapılar belirtilen konumda 5 adet olarak görülmektedir. Bunların 3 tanesi sahilin Batı yakasında, iki tanesi ise Doğu yakasında olmak üzere konuşlandırılmıştır. Fotoğraflardan da görüldüğü üzere bu koruganlar İkinci Dünya Savaşı’nın tehlikesinin geçmesiyle birlikte kaderine terk edildiği görülmektedir. Yaşanan bu süreçte köy sakinleri olaylara şahitlik etmişler. Bende o günlere şahitlik etmiş Sıddıka Dilek ile röportaj yapıp o günleri yazıya dökerek konuya açıklık getirmeye çalıştım. Bu araştırmamdaki amacım daha önce tarihi araştırmalara konu edilmemiş bir süreci araştırıp tarih alanında yeni bir konuya yer vermektir” dedi.
Tarihe Tanıklık Etti
Babaannesi Sıddıka Dilek’e konuyla alakalı yönelttiği sorular ve aldığı cevaplar ise şu şekilde;
1. Kendinizi tanıtır mısınız?
“Adım Sıddıka Dilek 93 yaşındayım. Doğma büyüme Bartın Büyükkızılkum Köyü’nde ikamet etmekteyim. Kimlik bilgilerimde 1931 doğumlu olduğum yazıyor. Ancak o dönemde nüfusa geç yazdırma olayının sık olduğun u düşünürsek, 1928 doğumlu olduğumu düşünüyorum. Köy hayatı olduğu için okuma yazma bilmiyorum. Sürecin yaşandığı yıllarda 15-16 yaşlarında genç kız olarak askeri hareketliliğe bizzat şahitlik etmiş birisiyim.”
2. Askerler köye tam olarak ne zaman ve hangi yıllarda geldiler?
“Ne zaman ve hangi yıllarda geldiklerini kestiremiyorum ama 15’li yaşlarımdaydım. 1928 tarihini baz alırsak askerlerin köye 1942-1943 yıllarında gelmiş olduğunu düşünebiliriz.”
3. Askerler silah ve cephane olarak ne kullandılar? Askeri araçları var mıydı?
“Evet, askeri araçları vardı. At ve eşekte kullandılar, bunun yanında çok sayıda silahları vardı.”
4. Askeri yapılar kimler tarafından nasıl yapıldı? Bu yapılar haricinde geçici bir yapı inşası yapıldı mı? Köylüler yardımda bulundu mu?
“Askerlerin çıkarmaya karşı inşa ettikleri yapıları kendileri yaptılar. Köy halkından tarafından inşa sürecinde herhangi bir yardım alınmadı. Bunun haricinde geçici olarak herhangi bir saldırı durumunda denize 1 Km uzaklıkta orta yükseklikteki bir yamaca sayıca 10 kadar siper de kazıldı.”
5. Köye gelen asker sayısı tam olarak ne kadardı?
“Asker sayısını net olarak bilmiyorum. Ancak 1 Alaya yakın asker vardı.”
6. Askerler yemek, gıda ve barınma ihtiyaçlarını nasıl gideriyorlardı?
“Askerlerin sahile 50-100 metre uzaklıkta konuşlandıkları yerde yemek yapmak için büyük kazanları vardı. Bunun haricinde askerler köylüden para karşılığı domates, biber, incir vb. sebze meyve alıyorlardı. Askerlerin çoğu konuşlandıkları yerde çadırda kalıyorlardı. Çok az sayıda asker ise köyün Merkez Mahallesi’ndeki misafir evinde kalmıştı. Hatta o misafir evinde kalan askerlerden birinin bilinmeyen bir nedenden kendini yaktı. Köylünün yardımıyla söndürülmüştü.”
7. Yaşanan bu süreçte köylü-asker ilişkisi nasıldı?
“O yıllarda genç kız olmamız nedeniyle askerlerle pek görüş içinde değildik. Mahsul ettiğimiz ürünleri satarken görüp görüşürdük. Köylülerle asker arasında herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Sadece bazen askerler tarlara izinsiz girip mısır alırlardı. Başka da benim hatırladığım bir sıkıntı yaşanmadı.”
8. Karadeniz’in kötü hava koşulları askerleri etkiledi mi?
“Karadeniz iklimi ve hava koşulları bilindiği gibi serttir. Köylüler olarak biz bile olumsuz etkileniyoruz. Askerlerde kaldıkları süre içerisinde mutlaka etkilenmişledir.”
9. Askerler köy halkına süreç içinde herhangi bir bilgi veya açıklamada bulundular mı?
“ Askerlerle köyün önde gelen adamları ve daha çok o dönemin muhtarı görüş halindeydi. Bir açıklama yapıldıysa onlara yapılmış olabilir.”
10. Yaşanan bu süreç köy halkını olumsuz yönde etkiledi mi?
“ O dönemde halk üzerinde herhangi bir olumsuz durum olmadı. Normal günlük yaşantımıza devam ettik. Herhangi bir kısıtlamaya gidilmedi.”
11. Askerlerin ve köylülerin üzerinde psikolojik bir baskı var mıydı? ( Tedirginlik, huzursuzluk vb.)
“ Hiç öyle bir durum yaşamadık, dediğim gibi gündelik hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.