Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü; Unutmayalım ki her sağlıklı insan bir engelli adayıdır, Engelli olmak ayıp ya da utanılacak bir olgu asla değildir, Esas engel insanın ikiyüzlülüğüdür. Engellilik kişinin Ruhunun ihtiras nefret ve kin gibi hastalıkları barındırmasıdır.
Beyninin aklının ve ahlâkının engelli olmasıdır; Fiziken engelli olan tüm kardeşlerime ve onların fedakâr ailelerine sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Yeter ki yüreğiniz, aklınız ve ahlakınız engelli olmasın.
Yaratılmışların en mükemmeli ve en üstünü olan insan; imanı, sâlih amelleri ve sergilediği güzel ahlakı nispetinde Allah katında değer kazanır. Çünkü Allah, insanları fiziki yapılarına, renklerine, ırklarına, cinsiyetlerine, sağlam veya engelli olmamasına bakmamaktadır.
Bu hususta Peygamberimiz (S.A.V.) şöyle buyurur: “Allah, sizin suretlerinize (dış görünüşünüze) ve servetlerinize bakmaz. Fakat kalplerinize ve amellerinize bakar.”İnsan, hayatı boyunca daima imtihan halindedir.
Bazen nimetlerle, bazen de musibetlerle imtihan olur. Başına gelen sıkıntılar bazen kendi ihmali veya kusurundan, bazen de bir başkasının sorumsuz, kural tanımazlığı yüzünden olabilir. Veya İlahi imtihan sonucu da olabilir.
Nitekim Cenâb-ı Hak; bir ayet-i celilede mealen şöyle buyurmaktadır: "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ile deneriz. Sabredenleri müjdele". Gören gözümüzün hep göreceğinden, işiten kulağımızın hep işiteceğinden emin miyiz?
Yürüyen ayaklarımız bir gün yürüyemez hale gelebilir, tutan ellerimiz tutmaz olabilir. Hiç beklemediğimiz anda Allah korusun bir organımızı kaybedebiliriz. Nice sağlam insanlar, trafik kazası, iş kazası, kalp krizi, bir damar tıkanması veya bulaşıcı bir hastalık sonucu sağlıksız, felçli, kötürüm, ortopedik ve görme özürlü olmuşlardır.
Sağlıklı bir bedene sahip olduğumuz için Rabbimize şükredelim. Ne büyük bir nimet içinde olduğumuzu unutmayalım. Sağlığımızın kıymetini bilelim.
Fert ve toplum olarak engelli kardeşlerimize de sahip çıkalım. Yapabilecekleri işleri onlara vermek suretiyle; başkasının eline bakan değil, bizzat üretime katkıda bulunarak daha güzel bir hayat sürmeleri için elimizden gelen gayreti gösterelim.
Onlara destek olur, yardım eder ve sıkıntılarını giderirsek; şüphesiz Allah Teâlâ da bize yardım edecek ve sıkıntılarımızı giderecektir. Peygamberimiz (s.a.s.), engelli sahabîlere hususi ilgi ve şefkat göstermiş ve onları toplumun faydalı bireyleri haline getirmiştir.
Ashabından görme engelli Abdullah İbn Ümm-i Mektum’u, kendileri Medine dışına çıktığı zamanlarda yerine vekil bırakmış olması buna bir örnektir.
Yine Bedir savaşına katılmış görme özürlü Medineli bir sahabi olan Itban bin Malik’in davetine icabet edip onun evine gitmiş, kendisine ikram edilen yemekten yemiştir. Bu örnekler Efendimiz’in (s.a.s) engelli olan sahabelerini onurlandırdığı nice güzel örnekten birkaçıdır.
Özürlü kardeşlerimizin toplum hayatına katkıda bulunmaları için, yeteneklerini geliştirmek üzere onlara uygun mekanlar hazırlanması, eğitim imkanı sağlanması, yapabilecekleri işlerin verilmesi hem insanî ve hem de İslâmî görevimizdir. Bu duygu ve düşüncelerle, hepimizi hayata bağlayan sevgi ve yaşama sevincinin sonsuza kadar kalplerinizde bulunmasını diliyorum.
ÖN YARGILARIN KIRILDIĞI, ENGELLILERIMIZIN TOPLUMSAL YAŞAMDA HAK ETTIĞI YERI ALDIĞI BIR DÜNYA TEMENNILERIMLE, TÜM ENGELLI VATANDAŞLARIMIZA SAĞLIKLI BİR YAŞAM DİLİYORUM.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.