‘Memurları layıkıyla temsil edemiyor’
Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen Bartın İl Başkanı Sezai Hangişi, yerel ve ulusal medyada görev yapan basın mensuplarıyla kahvaltı programında bir araya geldi. Ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hangişi, yetkili sendika olan Memur-Sen’in maaş zamları konusunda ki tutumunu eleştirdi. Hangişi; “Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olduğu 7 yıllık süre ile Memur-Sen’in yetkili olduğu 7 yıllık süre karşılaştırıldığında Türkiye Kamu-Sen’in memur maaşlarına yaptığı katkının Memur-Sen’in yaptığı katkının 2 katından fazla olduğu ortaya çıkıyor. Memurları temsilen toplu sözleşme metnine imza atan sendikaların ve bunların bağlı olduğu konfederasyonun ne denli vizyonsuz ve beceriksiz olduğunu ortaya koyuyor. Yetkili sendika memurları layıkıyla temsil edemiyor” dedi.
Ucube bir sistem
657’nin değiştirilmesine yönelik açıklamalara cevap vererek, sorunları birlikte çözme temennisinde bulunan Hangişi, MEB’in 12 pilot ilde başlattığı Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemine ‘Ucube’ dedi. MEB'in öğretmenlerden özür dilemesi gerektiğini belirten Hangişi; “MEB'in günlerdir öğretmeni tartıştıran pilot uygulaması sebebiyle 1 milyon öğretmene bir özür borcu vardır. Tüm kamuoyuna açıklama bekliyoruz” şeklinde konuştu.
%219,58 oranında artmasını sağlamıştık
Hangişi, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Sendikacılığı öğrenmek isteyenler Türkiye Kamu-Sen’in tarihini iyi incelesin. Türkiye Kamu-Sen, yetkili olduğu 2002-2008 yılları arasında geçen 7 yıllık sürede hükümetin %66,96 artış teklifine karşılık memur maaşlarının %219,58 oranında artmasını sağlamıştır. Memur-Sen’in yetkili olduğu 2010-2016 arasındaki 7 yıllık dönemde ise hükümet, daha önceki süreçtekine yakın oranda toplam kümülatif %65,51’lik bir teklif sunmuş, buna karşın Memur-Sen’in memur maaşlarına katkısı %102,93’te kalmıştır.
Sebepleri sorgulanmalı
2003-2009 yıllarında enflasyon toplamda %94,34 oranında artmışken, 2010-2016 arasında ise %71,30 artmıştır. Buna göre Türkiye Kamu-Sen, memur maaşlarının enflasyon karşısında reel olarak %64,4 daha fazla artmasını sağlamışken, Memur-Sen’in yetkili olduğu dönemde bu oran %18,5 olmuştur. Memur maaşlarının enflasyon karşısındaki gelişiminde yaşanan bu dramatik düşüş mutlak surette irdelenmeli ve sebepleri sorgulanmalıdır.
Memur-Sen hiçbir katkıda bulunmadı
Türkiye Kamu-Sen’in 2008 yılında imzaladığı mutabakat gereği 2011 yılı Kasım ayında ek ödeme rakamlarına unvan bazında yapılan 43 lira ile 759 lira arasındaki artışların, Türkiye Kamu-Sen’in kazanımlarına dâhil edilmeden, Memur-Sen’in yetkili olduğu dönemde memur maaşlarına yapılan artışlara yansıtıldığı da hesaba katıldığında 2010-2016 yıları arasında Memur-Sen’in maaşlara reel olarak hiçbir katkıda bulunmadığı görülecektir. Yapılan hesaplamada sosyal yardımlara yapılan artışlar ve toplu görüşme primi ise her iki dönem için de maaş artış oranlarına eklenmemiştir.
2009’da başlayan bu zulüm sona ermeli
Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olduğu 7 yıllık süre ile Memur-Sen’in yetkili olduğu 7 yıllık süre karşılaştırıldığında Türkiye Kamu-Sen’in memur maaşlarına yaptığı katkının Memur-Sen’in yaptığı katkının 2 katından fazla olduğu ortaya çıkmaktadır. Yetkili sendika memurları layıkıyla temsil edemiyor. 2009’da başlayan bu zulüm sona ermeli. Yapılacak zamların toplu pazarlık masasında belirlenmesine rağmen şu anda ülkemizde enflasyona yenik düşen tek kesim kamu görevlileri ve bunların emeklileridir. Bu durum da memurları temsilen toplu sözleşme metnine imza atan sendikaların ve bunların bağlı olduğu konfederasyonun ne denli vizyonsuz ve beceriksiz olduğunu ortaya koymaktadır.
Ekonomik gerçekler göz ardı ediliyor
Önlerine sunulan her teklifi, hiçbir gelecek öngörüsü ve ekonomik projeksiyon yapmadan kabul eden bu sendikalar, kamu görevlilerinin ve emeklilerin eriyen maaşlarının tek sorumlusudur. Belli kesimlere göz kırpmak suretiyle, popülist bir tutum sergileyen bu sendikaların ekonomik gerçekleri göz ardı eden ve yalnızca tribünlere oynayarak şov yapmayı tercih eden yöneticileri, en son toplu sözleşme dönemi olan ağustos ayından beri memurları ve emeklileri ağzına dahi almamakta, ekonomik gelişmelere dair tek kelime dahi etmemektedir. Geçmiş dönemlerdeki tecrübelerimiz bizlere göstermiştir ki, bu kimseler 2019 yılındaki toplu sözleşme dönemine kadar bir daha maaş konusunu gündemlerine dahi almayacak, eriyen maaşlardan, zorlaşan hayat şartlarından, zorunlu tüketim harcamalarındaki yükselişten ve artan yoksulluktan hiç bahsetmeyeceklerdir. Maaşlar erirken, gelir vergisi dilimi oranları yükseltilmeye çalışılırken, bugün herkesin sorunu olan motorlu taşıtlar vergisine fahiş oranlarda artış yapılırken ve memurluk güvencesi tehdit altındayken adeta sendikacılığı unutup doğa sevenler derneği gibi davrananlar, yine yetkili olmaları durumunda 2 yıl sonra yeniden ortaya çıkacak ve yine sendikacılıktan dem vuracaklardır.
10 yılda maaşlar 28,93 puan eridi
Oysaki sendikacılık, toplu sözleşme dönemlerinde karşıdan gelen talimatlara uymak üzere kurgulanmış bir tiyatro değil mevcut hakları savunmak ve geliştirmek üzere temellenmiş bir yaşam tarzı, haksızlığa karşı duruşun örgütlü mücadelesinin adıdır. Yaptığımız çalışmalar Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olduğu 7 yıllık dönemde kamu görevlilerinin ve emeklilerin maaşlarının, bütün ekonomik gelişmeler ve büyüme oranlarına kıyasla reel olarak 20,68 puan arttığını ancak 2009 yılında imza yetkisini alan konfederasyonun geride kalan 10 yılda maaşları 28,93 puan erittiğini ortaya koymuştur. Kamu görevlilerimiz, yaşadıkları bu açmazı ve bunların sorumlularını iyi görmeli, bu kimselerin 2009 yılında ilk yetkiyi aldıklarında başlayan ve 2 toplu görüşme, 4 toplu sözleşme dönemi boyunca devam eden bu zulme bir son vermelidir. Aksi halde bu geriye gidiş yalnızca ekonomik boyutta kalmayacak, kamu görevlilerinin hukuki varlıklarını da yok edecektir.
657’nin neresinin değişecek?
657'de elbette değişecek yerler var ama bu memuru iş güvencesiz bırakmak olmamalıdır. Gelin köhnemiş ek göstergeyi mutabakatla değiştirelim. “Sayın Cumhurbaşkanı, "Anayasayı değiştirecek sayıya ulaştıklarında 657'yi değiştireceğiz" diye ifade etmiş. 2 milyon 600 bin memurun oyu yok mu? 657 değişmelidir diyenler, neresi değişmelidir, rahatsızlık nerededir, diye de açıklamalıdır. Memuru kıdem tazminatı vererek kapıya koymak olmaz. 657'de, çalışmayan, işini yapmayan, ahlaksızlık yapan memuru koruyan bir tek madde yoktur. Mesele sevk ve idaredir. Siz yöneticilere bakın. 657 değişsin derken kasıt, kamu yönetimini kökten değiştirmek, memur kavramını ortadan kaldırmak, tümünü güvencesiz çalışan yapmaktır.”
Memur ve emekli maaşları %1,78 eridi
TÜİK, Ekim ayına ilişkin enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre Ekim ayında tüketici fiyatları bir önceki aya göre ortalama %2,08 oranında yükseldi. 2017 yılının ikinci yarsında, yani Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında ise toplam enflasyon %3,43’e ulaştı. 2017 yılında 10 aylık enflasyon toplamı da %9,52 oldu. Bir başka ifade ile 2017’nin ocak ayında 100 liraya satılan bir malın fiyatı bugün 109,52 liraya çıktı. 2016 yılının ekim ayı ile 2017 Ekim ayı arasındaki 1 yıllık sürede ise enflasyon %11,90 olarak gerçekleşti. Hatırlanacağı gibi kamu görevlileri ve emeklilerinin maaşlarına 2017’nin ocak ayında %3 Temmuz ayında ise %4 zam yapılmış, ilk 6 ayda ortaya çıkan enflasyon farkına mahsuben de ayrıca %2,92 enflasyon farkı verilmişti. Böylece 2016 Temmuzundan 2017 Ekimine kadar memur ve emekli maaşlarına toplam kümülatif %10,12 zam yapılmış oldu.
Mağduriyet daha da büyüyecek
Bugün gelinen noktada maaş zamlarının gerçekleşen enflasyonun gerisinde kaldığı ortaya çıktı. Yalnızca 2016 Ekim-2017 Ekim arasındaki bir yıllık sürede maaşlar %1,78 oranında eridi. Bu oran her memur için farklı olmakla birlikte aylık ortalama 53 liralık bir kayba işaret etmekte. Yani bugün memur ve emeklilerimizin maaşı, alım gücü bakımından 2016’nın Ekim ayına göre ortalama 53 lira geriye düştü. Bu erimeye 2017 yılının kasım ve aralık aylarında gerçekleşecek enflasyon da eklenecek ve mağduriyet daha da büyüyecek.
MEB öğretmenlerden özür dilemelidir
MEB’in 12 pilot ilde başlattığı ucube “Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemine günlerdir gösterdiğimiz tepkileri MEB görmüştür. Önemli bir gelişme olmakla birlikte, ucube sistemin uygulanamaz olduğu da kabul edilmelidir. MEB'in günlerdir öğretmeni tartıştıran pilot uygulaması sebebiyle 1 milyon öğretmene bir özür borcu vardır. Tüm kamuoyuna açıklama bekliyoruz. MEB performansta pilot uygulamanın tamamlandığını duyurmuştur. Yetmez performans saçmalığından vaz geçildiği de açıklanmalıdır. MEB günlerdir gösterdiğimiz tepkileri görmüştür. Önemli bir gelişme olmakla birlikte, ucube sistemin uygulanamaz olduğu da kabul edilmelidir. MEB'in günlerdir öğretmeni tartıştıran pilot uygulaması sebebiyle 1 milyon öğretmene bir özür borcu vardır. Tüm kamuoyuna açıklama bekliyoruz. Öğretmeni öğrenci nazarında küçük düşüren performans sistemini kim düşündü, kim akıl etti ise bunun hesabı sorulmalıdır ki, bir daha olmasın.
UNESCO bile Türk öğretmenlerin değerini tespit etti
Türkiye’de öğretmen özerkliği azaldı. Buna rağmen öğretmene duyulan güven eğitim sistemine duyulan güvenden fazla. UNESCO'nun tespitini öğretmene performans diye dayatanların yüzlerine çarpmak gerek. UNESCO'nun bu tespitini yapamayanlara yazıklar olsun. UNESCO raporuna göre Türkiye'de öğretmen özerkliği düşüyor buna rağmen öğretmene duyulan güven, eğitim sistemine duyulan güvenin üzerinde. UNESCO'nun tespitini öğretmene performans diye dayatanların yüzlerine çarpmak gerek. UNESCO'nun bu tespitini yapamayanlara yazıklar olsun. Rapora göre Türkiye'de öğretmenin ders içeriğine karar verebilme oranı %20 iken bu oran Çek Cumhuriyeti. Birleşik Krallık ve Estonya'da %100. Bizimkiler bu raporu okuyunca anlamışlar mıdır, yoksa öğretmen özerkliği de neymiş mi, demişlerdir bilmiyorum ama birçok ülkede durum bu. Şer odakları hain planlarında başarılı olamayacaktır.
Gereken dersi vermeye hazır
Hain terör çirkin yüzünü bir kez daha Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde gösterdi. İlçe kırsalında çıkan çatışmada 8 vatan evladımız şehit oldu. Bugün batılı ülkelerin, çirkin yüzüyle yeni tanıştığı terörle, Türk milleti uzun yıllardan beri mücadele etmektedir. Çevremizde yeni bir dünya inşa edilmeye çalışılırken, Türkiye’yi de planları dahiline almak isteyen güçlerin maşa olarak kullandığı terör örgütleri zincirlerinden boşalmışçasına coğrafyamızda kan dökmektedirler. Türk milleti geçmiş dönemlerde olduğu gibi bugünde her türlü bedeli ödeyerek devletini ve vatanını korumaya, başkalarının planları içerisinde bir piyon olmaktansa topyekün ayağa kalkarak terör örgütlerine de, onların hamilerine de gereken dersi vermeye hazırdır.
Türk milletine baş sağlığı diliyorum
Bu noktada verdiğimiz vatan mücadelesi sırasında Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde 8 vatan evladımızın daha şehit olduğunu derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Bilinmelidir ki, bu evlatlarımız bir hiç uğruna değil, bütün bir milletin bu coğrafya da ki bekası uğruna canlarını vermişlerdir. Bu uğurda can vermeye hazır 80 milyon vatandaşımız tek yürek oldukça, kahramanlarımız bu hain planın bozulması için canlarını verdikçe, şer odaklarının başarıya ulaşması da mümkün olmayacaktır. İnanıyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünya var oldukça, şehitlerimizin kanları üzerinde yükselecek, şehitlerini ve gazilerini asla unutmayacak, aziz hatıralarını ilelebet yaşatacaktır. Bu vesileyle vatan müdafaası esnasında Hakkari Şemdinli’de şehit düşen kahramanlarımıza yüce Allah’tan rahmet, aileleri ve Türk milletine baş sağlığı diliyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.