Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, bir takım temaslarda bulunmak için Bartın’a geldi. Bazı esnafların Genel Başkan İnceyi’yi “Halkın adamı” diyerek karşıladığı görüldü. Genel Başkan İnce, şehrin girişinde Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy, İl Başkanı Mustafa Çelik, Merkez İlçe Başkanı Hacı Gölbucaklı başta olmak üzere partililerce karşılandı. Genel Başkan İnce, Cuma Namazı öncesinde Kemerköprü ve Şadırvan’da esnaf ziyaretinde bulundu. Vatandaşlarla ve esnaflarla sohbet eden İnce, Cuma Namazı sonrası da Memleket Partisi Bartın İl Başkanlığı’nda partililerle bir araya geldi. Partisinin yeni üyelerine rozetlerini takan İnce, ziyaretin sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“Biz Bu İktidardan ve Muhalefetten Ayrılıyoruz”
Yaptığı açıklamada İnce, şu ifadeleri kullandı; “Dün Kırşehir’e gittim, bugün Bartın’dayız, yarın Ankara’dayız. Her gün memleketinizim bir köşesini ziyaret ediyoruz. Memleket memleket gezip insanlara derdimizi anlatıyoruz. Onların dertlerini ve düşüncelerini dinliyoruz. Siyasetçinin gitmediği yer onun değildir. Her bir karış toprağına ayak basmamız lazım, her yer bizim memleketimiz” diyerek çalışmalarını anlattı. “6’lı masanın hiçbir yerinde değilim” 6’lı masayla ilgili görüşünün sorulması üzerine “6’lı masanın hiçbir yerinde değilim. Bu iktidardan da bu muhalefetten de kurtulmamız lazım” diye konuşan İnce, Memleket Partisi’ne üye olunmasını isterken “Biz bu iktidardan ve muhalefetten ayrılıyoruz. Nasıl ayrılıyoruz? Azerbaycan’a yardım etti devlet, CHP’li birisi dedi ki ‘maalesef Azerbaycan’a yardım etti’, ben de diyorum ki Azerbaycan’a az yardım edildi daha çok yardım edilmeliydi. Mavi Vatan’da destekliyorum ama sığınmacılar konusunda ve Suriyeliler konusunda Erdoğan’ı desteklemiyorum. Esad’dı ‘Esed’ demişti, şimdi yeniden ‘Esad’ demeye başladı. Yanlış, 2010’dan beri bu politika yanlış. İHA’lar, SİHA’lar konusunda destekliyorum. Erdoğan’ın damadıymış bana ne, umurumda değil, benim ülkeme lazımsa bunlar ve iyiyse; ben Cumhurbaşkanı seçilirsem çağırırım Bayraktar’ı ‘korkmana gerek yok, işini yapmaya devam et, daha geliş, daha iyisini yap, daha modernini yap’ derim.
“Güven Olursa Ekonomi Düzelir”
Tarımı bitirdi Erdoğan, paraları betona gömdü, şimdi bunun ceremesini çekiyoruz. Teolojik yaklaşımlarla ekonomi yönetilmez. Faizi 19’dan 12’ye düşürdü. Geçen yıl Eylül ayında faiz 19’du, enflasyon da 19’du. Şuanda sözde Merkez Bankası’ndaki faizi 12’ye düşürdü, enflasyon ise yüzde 83. İnatlaşmayla olmaz bu iş. Ekonomiyi düzeltmenin birinci yolu yargıyı düzeltmektir. Yargıyı düzeltmeden ekonomiyi düzeltemezsiniz. İkincisi de devletin kurumlarına olan güveni artırmaktır. TÜİK’e, Merkez Bankası’na, ÖSYM’ye güvenemiyoruz. Bunlara güven olursa ekonomi düzelir. Önce güven. Güven de burada.
“Kimsenin Zorladığı Yok”
Kış geliyor kapıda. Yani yakında soğuklar başlar. Kazakları çıkaracağız. Doğalgaz faturalarını nasıl ödeyeceğiz diye kara kara herkes bunu düşünüyor. Üniversiteler açıldı. Öğrenciler yurt bulamıyor. Çocuklar, sokakta kaldılar. Büyük bir problem. Tarımda çiftçiler 2022 yılı bitmek üzere hala 2022’nin destekleri belli değil. Yıl bitiyor. Desteğin miktarı belli değil. Mazot rekora koşuyor. 3 günde 4 liranın üstünde zamlandı. Yani Erdoğan sebep, zam sonuç. Enflasyon yüzde 83’lerde falan kimsenin inandığı yok. Süt inekleri kesiliyor. Daha büyük problemler kapıda. Yakında peynirde, yoğurtta, sütte ciddi sorunlar yaşayacağız. Dünyada nükleer savaş tehlikesi var. Rusya ne yapacak? Avrupa Birliği alarm veriyor. Ukrayna başka bir taraftan. Yani tepeden tırnağa problemler içerisindeyiz. Isınmaktan geçinmeye, küresel ölçekli bir savaşa, korkunç bir tehlike içerisindeyken ve 20 bir iktidar varken Dolar 19 liraya yaklaşıyor. Yıpranmış, yorgun, beceremeyen bir iktidar var. Tam bunları konuşacağız. Bir anda ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor. Başörtüsü için diyor kanun çıkarılıyor. Neymiş? Seçime yakın, Erdoğan bunu gündeme getirecekmiş. Bak kaybedersem tekrar başörtüsünü çıkartırlar size diyecekmiş. Onun elinden bu silahı almış. Peki sonra ne oldu? Erdoğan da meydan okudu. Hadi gel bunu dedi. Yasa yetmez, anayasayla yapalım. Ya sen bunu tahmin edemiyor musun? Bak arkasından ne getirecek söyleyeyim sana. Laikliği çıkaralım diyecek. Devrim kanunlarını çıkaralım diyecek. Onları da kabul edersen türban takmak zorunda olsun diyecek. Bu sefer bunu getirdik. Ortada böyle bir sorun yok, çözülmüş. Geçmişte sıkıntılar yaşanmış. Anladık. Ama bugün çözülmüş bir sorun. Toplum bunu kabul etmiş. Takan takmayan birbirini kabul etmiş artık. Kimsenin zorladığı yok. Bir şey yok.
“Ekonomiyi Konuşsana, Tencereyi Konuşsana, Mutfağı Konuşsana”
Yani doları konuşacağı yerde, mazotu konuşacağın yerde, raftaki domatesi konuşacağın yerde süt içemeyen çocukları konuşacağın halde, kahvaltı yapmadan okula giden üniversite öğrencilerini konuşacağın halde, yurt bulamayan öğrenci derken bir anda başörtüsü. Toplum ne yazık ki gerçek sorunları unuttu. Bir kısmınızın bana çok kızacağınızı biliyorum. Ama bunu tekrar etmeye mecbur bunu söylemeye mecburum. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun destekçisidir. Kılıçdaroğlu da Erdoğan'ın destekçisidir. Evet. Kılıçdaroğlu partide sıkıştığı zaman ya bir fezleke gönderirler, ya önüne mermi koyarlar, ya yumruk atarlar. Bir şey olur. Hemen parti tabanı ayağa kalkar, genel başkanımıza dokundurtmayız, sanki hapse atacaklar gibi. Kıs kıs gülerler öbür taraftan. Orada tutmak için uğraşın. Kılıçdaroğlu da Erdoğan’ı orada tutmak için uğraşıyor. Ya adam bitmiş zaten. Okeye dönüyor görmüyor musun? Bitmiş adam. Dolar 20 liraya yaklaşmış. Mazot 30 liraya yaklaşmış. Millet geçinemiyor. Yurt yok. Bunları konuşacağın yerde en iyi bildiği alana, türban konusuna, başörtüsü konusuna bir dalıyorsunuz. Ya ekonomiyi konuşsana, tencereyi konuşsana, mutfağı konuşsana. Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürüyorsun. Bak şimdi başımıza neler gelecek, gör. Laiklik ilkesini çıkaralım diyecek. Ne diyeceksin anayasa değişikliğinde? Bu danışıklı dövüşten bıktım ben arkadaşlar. Bu bir danışıklı dövüştür. Bu bir ittifaktır. Hamidiye-Dersim ittifakıdır. Cumhuriyetin kurucu değerleriyle dalga geçmektir. Onların altını oymaktır. Laikliği yok etmektir. İkisi de dedesinden yalan yanlış duydukları bilgilerle Atatürk'e, cumhuriyete kafalarının arka tarafında bir kin var. Bize böyle bir ittifak gerekmez.
“Yasal Düzenleme Talep Ediyoruz”
Bize Kamer Genç gibi Dersim değil Tunceli diyen, Atatürk'e gidip Fatiha okuyan, muhafazakarların ittifakı lazım. Atatürk düşmanı değil, cumhuriyet düşmanı değil. Kamer Genç gibi mecliste çıkıp oranın adı Dersim değil, Tunceli diyen Atatürk oranın adını Tunceli koydu diyenlere ihtiyacımız var. Abdestini alıp Anıtkabir'e gidip Atatürk'e Fatiha okuyan muhafazakarlara ihtiyacımız var. Böyle bir ittifaka ihtiyacımız var bizim. Cumhurbaşkanı adayı olmak isteyenler, aklından geçiren genel başkanlar, belediye başkanları kim varsa hepsini televizyonlarda tartışmaya davet ediyorum. Hangi televizyon olursa olsun ben geleceğim. Millet adayları karşılıklı tartışırken görmelidir. F16, F35, S400, Adalar, Kürt sorunu, ekonomi, tarım, sağlık, eğitim bu konularda konuşmak lazım. Sessiz kalarak cumhurbaşkanı adayı olunmaz. Seçilebilirsin ama bu sorunlar karşına çıkacak. İyimsimi baştan millet de öğrensin. Bütün cumhurbaşkanı adaylarıyla hangi kanal beni çağırırsa ben hazırım. Haber yaparsanız tabii. Haber yaparsanız ben hazırım. Bir diğer konuda Parlamentoya sesleniyorum. Meclis başkanına sesleniyorum. İktidara sesleniyorum özellikle. Bu cumhurbaşkanı adaylığında 100 bin imza meselesi seçim kurullarına gidilerek yapılıyor. Ya her şey internetten oluyor artık. Banka, internetten para yatırıyorsun, para çekiyorsun. Her işlemini yapıyorsun. E-devlet var. Neden bunu e-devletten yapmıyoruz da en ilkel yöntemini yapıyoruz? Parmak basmayı getirin bari de tam olsun. Bu konuda da bir yasal düzenleme talep ediyoruz Memleket Partisi olarak. Hepinize teşekkür ediyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.