Memleket Partisi Bartın İl Başkanı Mustafa Çelik, parti yönetimiyle birlikte basın toplantısı düzenledi. 7 Ekim Cuma günü partisinin Genel Başkanı Muharrem İnce’nin Bartın’a geleceğini açıklayan Çelik, “Bu haftaki programımız biraz yoğun olacak. Genel Başkanımız Muharrem İnce, 7 Ekim Cuma günü Bartın’da olacak. Memleket Partisi olarak güzel bir planlama yaptık ve güzel bir program geçireceğiz. Genel Başkanımız geçtiğimiz yıl da Bartın’a gelmişti ve ilgiyle karşılanmıştı. Bu ilginin daha da çoğalacağını tahmin ediyorum. Çünkü Türkiye genelinde dik duruşu ve cesur konuşmalarıyla bizi daha çok ümitlendirmeye başladı. Bartın etkinliğinde de Türkiye genelinde olan sıkıntıları dile getireceğini tahmin ediyoruz. Tabi ki Memleket Partisi olarak üst düzeyde çalışmaya çalışıyoruz, hemen hemen her haftamız dolu dolu geçiyor. Üye çalışmalarımız devam ediyor. Bununla ilgili de Genel Başkanımız yeni üye olan arkadaşlarımıza Bartın’a geldiğinde rozetlerini takacak. Bir de parti binamızda bir basın açıklaması yapacak. Önümüz seçim ve önümüzdeki seçimde nasıl bir yol izleyeceğimizi de anlatacaktır” dedi. Memleket Partisi Merkez İlçe Başkanı Hacı Gölbucaklı’nın Partilerinin basın sözcüsü olduğunu belirten Çelik, İl Başkanı olarak geri planda kaldığı şeklindeki eleştirilere de yanıt verdi.
“Kötülük üstüne kötülük”
“Bu konuşmayı, memleket sevdalıları adına, memleket partisi olarak yapıyoruz” diyen Memleket Partisi Bartın Merkez İlçe Başkanı Hacı Gölbucaklı, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Değerli kamuoyunun dikkatine sunmak istediğim bazı önemli duygu ve düşüncelerimiz var… Seçime 51 gün kalmış, kimse giyememiş, üstüne atılmış ateşten bir gömlek. Kabul etmiş, her türlü riski almış, durmadan koşmuş, 107 miting yapmış, bir güne üç miting sığdırmış… Düşünün… Bir yanda yorgunluk, bir yanda aşarı motivasyon bir yanda maruz kalınan kötülük üstüne kötülük… Planlı bir saf dışı bırakma çabası ve derin bir yalnız bırakılış. O gece; içememiş çayını hepsi soğumuş… Soğuk, soğuk terler dökmüş… Partisinden sonuç istemiş, bilgi, belge alamamış… Konuşma yapmaması önerilmiş, ‘O’ da susmuş. Kan kusmuş, kızılcık şerbeti içtim demiş. Vay efendim, kimseyi dinlemeyecekmiş, çıkıp tek başına konuşacakmış, seçim ikinci tura kaldı diyecekmiş… Nefesi yetmemiş partisine kötü söz söylemeye, elinde bilgi, belge, veri olmadığı için konuşamamış yani yalan söyleyememiş. Sandıkları korumalıymış, 185 bin sandıkta, 185 bin Muharrem İnce olmalıymış… Olamamış… Bakın şimdi size en içten duygularımızı aktarmaya çalışacağım. Bir an için kendinizi ‘O’nun yerine koyun lütfen… Biz öyle yapıyoruz, kendimizi ‘O’nun yerine koyuyoruz… Ve kendimizi nasıl hissediyoruz biliyor musunuz? 16 yıldır yenemediğimiz bir takıma karşı varını yoğunu her şeyini vermiş, her tarafı yara bere içinde, nefessiz kalmış, takatsiz kalmış, ama maçı sonuçta uzatmalara götürmüş bir futbolcu gibi. Ama maçın uzatma dakikalarında bir penaltı kaçırmış ve bütün Tribünleri kahretmiş biri gibi… Bilir misiniz? Günlerce kendine nasıl gelemediğini, kimse demez ki; maç boyunca şöyle koştun, böyle oynadın, böyle topu çizgiden çıkartın, şöyle mücadele ettin, her şeyini verdin, hiç yorulmadın. Varsa yoksa o penaltı… Vay şu köşeye atacaktın, vay bu köşeye atacaktın, vay topa böyle vuracaktın… Hayatta böyle sevgili dostlar… Olduktan sonra olaylar, öğüt veren çok oluyor. Tabi salim kafayla her şeyi irdeledikten sonra. Oysa bütün iş, sorumluluk alabilmekte imiş… Yani yürekte imiş… Bunu hiçbir zaman unutmamak lazım… Ama şu an diyoruz ki; haklılar, o topu, o köşeye atmalıydı… İstedi atamadı, salladı yıkamadı…Artık kızmıyoruz bunlara, çünkü tazelendik. Tane tane anlatmaya çalışıyoruz. Hatta hak veriyoruz. Çünkü onlarda kırgınlar, yorgunlar, üzgünler… Tıpkı bizim gibi… Onlarda belki duvarları yumruklamalılar, avazları çıktığı kadar bağırmalılar, ya da birine kızmalılar. ‘O’ Genel Başkanımız işte, o yıldırımı topraklayan Muharrem İnce… Tıpkı bir paratoner gibi…
“Uzun İNCE bir yol yürüyoruz”
Bütün stres, bütün akım onun içinden geçti biliyor musunuz? Yıkılmadık ama, çıkıp karşınıza paylaşabiliyoruz, ne yaşadığımızı, ne hissettiğimizi mertçe… Değerli dostlar, lütfen şu gerçeği kabul edelim… Sayın İnce ‘adam kazandı’ dediği için adam kazanmadı… Adam 10 milyon fazla oy aldı… Adam 11. Kez kazandı. Genel Başkanımız ise bir kez kaybetti. Ya siyasi hayatı boyunca devamlı kaybedenler? Onlara ne olacak. Kabul etsek de, kabul etmesek de bütün ruhumuzla, bütün benliğimizle karşısında durduğumuz adam bizi yendi. Biz yenildiğimizi kabul etmezsek nasıl dürüst ve mert olabiliriz kendimize? Mert adam, yenilmesini hazmedendir. Biz böyle gördük, böyle bildik. Belki hatalıydı kendisi, suçlu değil… Ne alkol aldı sızdı o gece, ne 10 milyon dolar aldı, milletini sattı, ne de ailesini kaçırdılar, kendisine şantaj yaptılar. Evet belki hata yaptı ama esasta değil, usulde idi bu hata. O gece, o mesajı yıllardır tanıdığı gazeteci dostuna atmayacaktı. Altını çiziyorum, o insani mesajı için kendisi çok pişman. Hem de çok. Buraya kadar anlattıklarımın hepsi kaderin ta kendisi. Belki de bunu da yenmeliymişiz, hepsi kabul. Ne kadar suçsuz olsa da, mazeretsiz, amasız, fakatsız bütün samimiyetiyle mertçe tüm Türkiye den özür diledi sayın İnce… Peki biz şimdi ne yapacağız, yas mı tutacağız yani. İnandıklarımızdan vaz mı geçeceğiz. Çocuklarımızın geleceğini, yurtdışı hayalleriyle mi süsleyeceğiz? Terk mi edeceğiz ülkeyi, her şeyden vaz mı geçeceğiz? Elbette hayır… Zafer yeniden hazırlanmaktır. Bizde öyle yapıyoruz. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ‘ün ortaya koyduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık geleceğine inanan, yepyeni, tertemiz, alanında uzman, yalansız dolansız Memleket sevdalıları ile birlikte uzun İNCE bir yol yürüyoruz. Aynı hevesle bıkmadan, usanmadan…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.