'Bizi önce kelimelerle ayrıştırıyorlar'

Yavuzaslan, üniversite öğrencilerine Ortadoğu’yu anlattı

Bartın Üniversitesi Öğrenci Konseyi tarafından ‘Ortadoğu’da Yaşanan Son Gelişmeler’ adlı panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Derneği Başkanı, Bartın Gazeteciler Derneği Başkanı, Pusula Gazetesi Koordinatörü ve Kerkük’ün Sesi Gazetesi Yazı işleri Müdürü Güngör Yavuzaslan katıldı.

Barzani ateşle oynadı

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan panelde ilk olarak Ufuk Kızılkum tarafından ‘Kerkük’ şiiri okunurken, ‘Kerkük’ün Çığlığı’ adlı şiiri de Ayşenur Çelikoğlu okudu. Okunan şiirlerin akabinde kürsüye gelen Öğrenci Komisyonu Başkanı Osman Kağan Kayhan; “Türkiye’nin ve komşu coğrafyalarda yer alan bölge ülkelerinin istikrar ve geleceğini yakından tehdit eden zincirleme rezalet ve hezimetler birbirine eklemlenerek içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir. Irak’ın kuzeyinde tüm tepki ve itirazlara rağmen 25 Eylül’de yapılan gayri meşru korsan referandum bölgesel dinamiklerin seyrini kaosa sürüklemiştir. Üzerinde hassasiyet ve samimiyetle titrediğimiz Irak’ın toprak bütünlüğü, Türkmeneli’nin tarihsel hak ve hayati çıkarları daha da zedelenmiş, iyice zayıflamıştır. Barzani ve çetesinin 25 Eylül komplosu Türkiye’nin milli güvenliğine büyük bir tehditti, hatta darbeydi. Barzani ateşle oynamıştır lakin istediğini alamamıştır” dedi.

Bir işe yaramadı

Sahte diklenmelerin bir işe yaramadığını belirten Kayhan; “Referanduma İsrail dışında hemen hemen bütün ülkelerin karşı çıktığı, düşük katılım ve şaibeli bir şeklide gerçekleşmiş olması vahşi bir kurguya vandal bir emele işaret etmektedir. Irak’ın kuzeyinde küresel güçler ‘tavşana kaç tazıya tut’ politikası izlemiştir. Göstermelik sanal ve sahte diklenmeler doğal olarak bir işe yaramamış, Barzani’yi durduramamıştır. Halbuki referandum istedikleri gibi sonuçlanıp yürürlüğe girse Irak’ın bölünüp parçalanmasına yol açacak. Türkiye’nin bekasını bin yıllık kardeşlik hukukunu olumsuz yönde etkileyecekti. Kısaca ifade etmek gerekirse şu an olduğu gibi o zaman da hala namlunun ucunda Türkiye olacaktı” diye konuştu.

Emanet inşallah Türk milletine geçecek

Kayhan; “Türksüz millet, Türksüz vatan, Türksüz devlet, devlet fitnesi ve fesadı çok önemli bir mevzi elde etmiştir. Meselenin başka hazin ve tarihi önemdeki yanı ise Türkmen kardeşlerimizin sesini ve çığlıklarını duyan hiç kimsenin olmamasıdır. Kerkük oldu bittiye getirilmiş, peşmergenin hakimiyetine silah zoruyla, ölüm ve yıkım tehditleriyle alınmak istemiştir. Hiç kuşku yoktur ki Türkmenler yok sayılarak Kerkük’ün statüsü ve gerçek sahipleri göz ardı edilerek hiçbir amaca ulaşılamayacaktır. Kaldı ki Erbil’deki Türkmen kardeşlerimizin de gelişmeler karşısında söyleyecek sözleri vardır ve bu yakın bir zamanda herkesçe duyulacaktır. Kerkük Türk kalacak, Türkmeneli huzura kavuşacaktır. Başka çıkar yol kalmamıştır. Tarihin uyanışıyla, coğrafyanın uyarısıyla uluslar arası antlaşmalardan doğan haklarımız doğrultusunda gerçek hayat alanımız olan Misak-ı Milli derin uykusundan uyanacak, zincirlerden kurtulacak, kadim emanet Türk milletine inşallah geçecektir” şeklinde konuştu.

Ortadoğu kelimesini emperyalistler uydurdu

Kayhan’ın konuşması sonrası Güngör Yavuzaslan, Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelerle ilgili, Bartın Üniversitesi’nde eğitim gören öğrencileri bilgilendirdi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Kerkük'te düzenlediği referandumu gayri meşru olarak nitelendiren Yavuzaslan; “Ben Ortadoğu kelimesine biraz karşıyım. Ortadoğu kelimesi emperyalistlerin ortaya çıkardığı bir kelimedir. Ortadoğu ve Uzakdoğu var ama Ortabatı yok. Yakınbatı diye bir şey de yok. Yani ilk önce bizi böyle kelimelerde ayrıştırıyorlar. Aynısını siyahi insanlara zenci diyerek yaptılar. O nedenle bizleri kelimelerle ayrıştırmalarına müsaade etmeyelim. Herkes Türk dünyasına duyarlıdır. Irak Türkleri deyince herkesin tüyleri diken diken olur. Ancak Irak Türkleri veya Türkmenlerle ilgili bir mesele olduğunda ilgilenen olmaz. Bugün bunu hissederek beni dinlemeye geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Ben bir gazeteciyim. Hem Bartın’da yerelde hem de Türk dünyasının değişik coğrafyalarında çalışmalar yapıyorum” dedi.

Kerkük’e ilk otobüste muavinlik yaparak gittim

Kerkük’e ilk gittiği anı başından geçen olaylarla anlatan Yavuzaslan; “Benim çıkarttığım Kerkük’ün Sesi Gazetesi için Kerkük’e gitmem gerekti. Türkmenlerle ilgili araştırma yapmak amacıyla yola çıktım. 300 dolar uçak bileti olduğu söylendi. Otobüsle gittiğimiz takdirde de 80 dolara gidebileceğimi ifade ettiler. Benim de 30 dolarım var. Bir tane otobüs firmasına gittim. İstanbul’dan 24 saatte Kerkük’e varıyor. 30 dolara beni götürür müsünüz dedim kabul etmediler. Biz konuşurken otobüsün kaptanı duymuş. Otobüsün muavinin olmadığını eğer muavinlik yapmak şartıyla beni Kerkük’e götürebileceğini söyledi. Ben de kabul ettim. Kerkük’e ilk otobüste muavinlik yaparak gittim. Oradan başlayan bu maceramız bugün ekranlarda gördüğümüz gibi üst akıl medya ve uluslararası medyada devam ediyor” diye konuşu.

Kerkük’te yapı bozuldu

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Kerkük'te düzenlediği referandumu da değerlendiren Yavuzaslan, şu ifadeleri kullandı; “Irak 2003 yılından beri 2.Amerikan müdahalesi olarak adlandırılan bir süreci yaşıyor. 2005 yılında Amerikalılarla Irak’ta bir anayasa hazırlandı. Bu anayasada Irak’ın federal bir sistemde yönetilmesine karar verildi. Irak Kürt Bölgesi olarak adlandırılan bölgeye özerklik verildi. Kendi parlamentosu ve başkanlık sistemi olması kararlaştırıldı. Bu bölgenin merkezi yönetimden bir pay alacağı belirtildi. 2015 sonrası bu anlaşmalar uygulandı. Irak’ta ki güvenlik kaygısından dolayı peşmergeler bazı bölgelere yerleştiler. 2014 yılında DEAŞ’ın Musul’u ele geçirmesinden sonra özellikle peşmerge varlığı arttı.   Bir de Kerkük’te PKK varlığı arttı. PKK militanları aileleriyle birlikte Kerkük’e yerleşmeye başladı. Böylece Kerkük’te yapı bozuldu.

Kentin Türkmen kimliği bozuldu

2003 yılı Nisan ayında 856 bin olan Kerkük nüfusu 7-8 yıl sonra ikiye katladı. Kentin Türkmen kimliği bozulmaya başladı. Bunun ardından Kerkük’ün statüsü ile ilgili referandum yapmaya karar verdiler. Kerkük’ün nereye bağlı olacağı ile ilgili referandum yapmak istediler. Daha sonra kendi aralarında toplantı yapıp bundan vazgeçtiler. Kerkük’ün statüsü ile ilgili yapacakları referandumdan vazgeçip, bir iki noktayı içine alan devlet kurak istediler. Adına da Kürdistan dediler. 25 Eylül’de 5.5 milyon insanın yaşadığı bu bölgede 3 milyon seçmene soracaklarını açıkladılar. İlk tepki Bağdat’tan geldi. Bağdat bağımsızlık referandumuna izin vermeyeceğini açıkladı.

Diplomatik girişimler sonuç verdi

Bu tartışmalar yaşanırken Türkiye’den açıklamalar geldi. İlk gayri meşru referandum kelimesini Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan kullandı. İran’dan benzer bir açıklama geldi. İki ülkede ulusal güvenlik tehdidi nedeniyle tepki gösterdi. Bu tepkilere rağmen 25 Eylül’de referandum yapıldı. Bağdat referandum sonrası da uyarılarına devam etti. 15 Ekim akşamı Irak Federal Güçleri Kerkük’e çok yakın olan bölgeye harekat başlattılar. Harekât 10 gün sürdü. Tabii bölgede çatışmalar devam etti. Türkiye ve İran’ın diplomatik girişimleri ve Bağdat’la iş birliği yapılması sonucu gayri meşru yapılan referandumu iptal etme kararı aldılar. Diplomatik girişimler sonuç vermiş oldu.” Yapılan konuşmaların akabinde Yavuzaslan, öğrencilerin sorularını yanıtladı. Yavuzaslan, kendisine soru soran öğrencilere ‘Yükümüz Aşk’ isimli kitabını imzalayıp, hediye etti.