Cumhuriyet Halk Partisi Bartın Milletvekili, Parti Meclisi ve TBMM Anayasa Komisyonu üyesi Av. Aysu Bankoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda, gerek "termik santral" tehdidine, gerekse de "tehlikeli atık depolama" konularına değindi. Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda kaynak ve kapasite artırımına gidilmesi gerektiğini vurgularken diğer bir mesele olan "tehlikeli atık depolama"nın da zararlı yönlerine dikkat çekti.
Madenciyi İşten Çıkarıp Termik Santral Kurmak İçin Uğraşmadılar Mı?
Konuşmasına, Bartın'ın çevreyle ilgili sorunlarından ikisi hakkında görüşlerini bildireceğini belirterek başlayan Bankoğlu, şu ifadelerde bulundu: "Seçim bölgem, şehrimiz Bartın'ın, çevreyle ilgili iki büyük sorunu mevcut. Bunlardan ilki, uzun yıllardır devam eden "termik santral tehdidi; bir diğeri ise "tehlikeli atık depolama" meselesi. Amasramız, 14-15 yıldır özel bir şirketin "termik santral" kurma hevesine karşı "zehirlenmek istemiyoruz" diyerek çırpınıyor. Şimdilerde ise, sahnede yine bir "umut tüccarlığı" var. 15 yıl boyunca, bir torba dahi kömür çıkarmamış olan malum şirket; kalkmış "nihayet kömür çıkaracağım, binlerce kişiye istihdam sağlayacağım" diyor. Aslında bahsettiğimiz, sonu baştan belli bir hikâye. Yıllarca kömür çıkarmak yerine yüzlerce madenciyi işten çıkarıp termik santral kurmak için uğraşmadılar mı?
Malum Şirkete Koşulsuz Desteklerinin Sırrı Nedir?
"Ha bugün ha yarın, vallahi kömür çıkaracağım" diyen şirketin, Rödovans Sözleşmesi, 2005’ten beri uzatılıyor. Bu uzatmalar, Mayıs 2019’da nihayet sona erdi. Gelelim asıl mevzuya: Bahse konu şirket, 2006’da termik santral için "üretim lisansı" alıyor. 2019 yılının Kasım ayına kadar, 13 yıl boyunca, lisans süresi uzatılıyor. Şimdi ise 2020'nin Aralık ayındayız. Peki, "ben kömürcü değilim ki, santral olmazsa ben kömürü ne yapacağım?" diyen bu şirketin, AKP, bütün gücüyle 14 yıldır nasıl arkasında? Süreç içerisinde, 900’den fazla madenciyi, hemşehrimi işten çıkartan, üretim yapmayan, Devlet'e karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen malum şirkete koşulsuz desteklerinin sırrı nedir? Esasında bu son durum, işsizlik üzerinden farklı bir gündem yaratma çabasıdır; hepsi oyalamadır. Sorunun tek bir çözümü vardır: Maden sahalarının tümünün kamuya devredilmesi, TTK'nın, yani aslında Devlet'in işçi almasıdır.
Fiilen Çalıştırılamaz Hâle Getiriyorsunuz
AK Parti olarak 18 yıldır bu işin başındasınız. Siyaset kurumu, şirketlerin değil; kamunun haklarını korumak için vardır. 172 yıllık Devlet kurumumuz TTK varken, siz ne yapıyorsunuz? "Yerli ve milli" diyip özel şirketlerin koluna giriyorsunuz. Neden TTK'nın sahayı işletmesine destek vermiyorsunuz? Daha fazla mağduriyet yaratmayı bırakın. Siz şimdi yapmazsanız, biz CHP olarak iktidara geldiğimizde yapacağız! Şu aşamada, TTK'nın "özelleştirilmesini adeta dayatan" bir yol haritası izleniyor. Bu ocaklar bizim hazinemizken, "kaynak yok" diyerek kurumu fiilen çalıştırılamaz hâle getiriyorsunuz. TTK'yı eski itibarına kavuşturmak, kaynak ve kapasite artırımına gitmek, iktidarın görevidir. Uçurun hadi; ama eşi, dostu ya da Katar'ı değil; yurttaşımızı uçurun biraz da."
Şimdiden Uyarıyoruz
Bankoğlu, TBMM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, ikinci bir konu olarak ise, son günlerde sıkça gündeme gelen "zehirli atık depolama" meselesinden bahsetti. "Biz geleceğimizi, bizden sonraki nesillerinin geleceğini sokakta bulmadık." diyen Bankoğlu, şu beyanlarda bulundu: "Şehrimizde, ikinci bir zehir tehdidine asla tahammülümüz yok. Gündemde, bir "depo" meselesi var. Deniyor ki, üretim değil; sadece depolama yapılıyor. Birincisi, Bartın, kimyasal atık çöplüğü değildir. İkincisi, ne depolanacak burada? Patates, soğan mı? Üretilen çinko oksit sonrası oluşan tehlikeli ve toksik atıklar depolanacak. Sormak istiyorum: Bu ülkede, varlık kuyruklarıyla övündüğünüz "tanzim satış" icadı döneminizde, patates soğan depolayanlara baskın yapan siz değil miydiniz? Yine hatırlatmam gerek: Bu şirket, Tekirdağ'da, Bursa'da ve Karabük'te ciddi tepkiyle karşılanmış. Çevre ve Şehircilik bakanlığı, bu firmaya, tehlikeli atıkları kontrolsüzce depoladığı için Karabük’te milyonlarca lira ceza kesmiş. Nitekim, TÜBİTAK'ta yapılan analizlerle de yasal azami sınırdan, 15 kat daha fazla "kurşun" tespitine ulaşılmış. Mükemmel bir izolasyon yapılmazsa zehirli atıkların yer altı su kaynaklarına, toprağa ve havaya bulaşma riski yüksek. Yani, "kapalı" ya da "sızdırmaz" ifadeleri ile süslenen bu deponun içinde, adeta saatli bir bomba var. Gelecekte bir üretim tesisi kurulması ihtimali için ise şimdiden uyarıyoruz: Bartın, sahipsiz değildir! Termik santral zehri ile yıllardır mücadele eden biz Bartınlıların tecrübesini de hiç hafife almayın."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.