Birinci Dünya Savaşı sonrası önümüze konulan Sevr anlaşması Osmanlı'nın tamamen yok oluş tezkeresiydi. Osmanlı çökertilmişti. Ancak tasfiye edilememişti. istiklal Savaşı ile bizler, Sevr tasfiye sürecini reddedip bağımsız Türkiye Cumhuriyetimizi kurduk. Böylece Sevr anlaşması da yırtılıp atılmış oldu.
Bizler İstiklal Savaşı’nda mücadele ederken, aynı süreçte, Irak ve diğer Osmanlı hinterlandında da mücadele sürüyordu. Eğer o bölgelerdeki Osmanlı unsurları İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar vb. gibi işgalci unsurlara direnmeselerdi, işgalciler bütün kuvvetlerini Anadolu’daki Kuvayı Milliye üzerine gönderecekti. Dolayısıyla, o zamanları Irak'taki direniş, İstiklal Harbine dolaylı olarak katkıda bulunmuştur. Hatta, bu katkı askeri açıdan gözardı edilemeyecek kadar büyük bir katkı olmuştur.
Bugün, bu bölgeyi yeniden yapılandırmak için harekete geçen Siyonist Hristiyan terörün hedefleri arasında Türkiye’miz de vardı. Çünkü bütün bu yapılanların nihai hedefi, Büyük Orta Doğu kisvesi altında, Büyük İsrail Projesi'ni gerçekleştirmektedir.
BİP'nin, Arz-ı Mev'ud (Nil İle Fırat Arası) üzerine kurulması planlanmaktadır. Türkiye toprakları da Arz-ı Mev'ud içerisindedir. Dolayısıyla adım adım olgunlaşan tehdit, ülkemizi de parçalamayı hedeflemektedir.
Aslında, iyi tahlil edilirse Siyonist lobilerin Amerika'ya (anglo-Amerikan Ekolü'ne) iki şeyi aynı anda yaptırmaya çalıştığı ortaya çıkar. Bunlardan birincisi, Yüce Osmanlı Devleti yıkıldığı zaman uygulanması düşünülen Sevr tasfiye sürecini tamamlattırmaktadır. İkincisi ise, bu bölgede yeni bir imparatorluk (BİP) oluşturmaktır.
Sevr tasfiye sürecine direnen Anadolu insanımız, Kuvayı Milliye ve İstiklal Harbi ile bütün yabancı planları alt-üst ederek Mustafa Kemal Atatürk başkanlığında yaşadığı sürecin sonunda Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştur.
Talat Paşa'nın hatıratında (İş Bankası Yayınları) çok isabetli olarak tahmin ettiği gibi, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yabancı unsurlar kendi aralarında anlaşamayarak çok kısa sürede İkinci Dünya Savaşını yaşamışlardır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan "Soğuk Savaş Dönemi" yabancıların tek başına hareket ederek toprak işgalleri, harita çalışmaları vb. gibi projeleri uygulamalarına bir müddet mani olmuştur.
Soğuk savaş döneminden galip olarak çıkan Batı'nın ortaya attığı ilk slogan yeni dünya düzeni ve bu yeni düzenin ilk Projesi olmuştur.
Olayların perde arkasına baktığımızda ise BOP'un aslında eş zamanlı iki yönlü bir proje olduğunu görüyoruz. Sevr Tasfiye sürecini tamamlamak ve bildik "Büyük İsrail Projesi"'ni hayata geçirmek.
Dolayısıyla modern dünyada önümüze getirilen bu proje, ancak bizim yok oluşumuz üzerine şekillendirebilecek bir projedir.
Birinci Sevr'de yarım kalan operasyon bugün tamamlanmak istenmektedir. Yapılacak iş, bütün dünya mustazafları ile birlikte bu Siyonist/emperyalist saldırıyı defetmektir. Defederken de, hem yeniden büyük Türkiye'yi hem de adil temeller üzerine kurulu yeni bir dünyayı oluşturmaktır. İnsanlık aleminin felaha ermesi için bu kaçınılmazdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.